25.08.2011

Duman avcılarının dikkatine


Bu sabah sigarayı 15 sene önce bırakmış biriyle, 15 senedir bırakmaya çalışan biri Kıbrıs'ta kahvaltı ediyordu. Ben de köşede sigara içiyordum. "Rahatsız olmazsanız?" diyip elimdeki sigarayı işaret ederek göstermemle aralarında sigara sohbeti başladı.



Tabi ki konuyu açan, sigarayı bırakmış bey oldu.

+ Kokusuna bile gelemiyorum. Hani baklavalı sigaralar vardı eskiden.. Harman sigarası vardı.. He, onun kokusunu ta uzaktan tanırdım
- ....
+ Doktor dedi, sen bırak. Ölcen, dedi. Tak diye kestik. 15 sene oldu, ilk 4 yıl rüyalarımda gördüm. İçiyodum, pişman oluyodum
- ....
+ Şimdi geçti. Canım çekmiyo. Lanet bişeymiş.
- Biz de bırakırız inşallah (Belli belirsiz bi tondan)
+ Biz bıraktık işte, HAHAHAHAH HOHOHOHO HHAHAHAHA (gayet yüksek)

 Reklamlar olsun, sigarayı bırakmış insanlar olsun, sağlık bakanlığı uyarıları olsun insanlarda "bi sigara yaktırıcı" etki bırakıyorlar.

  Hükümet abeysinin her sokakta en az 5 yerde sigara sattırdığı bir ülkenin Sağlık Bakanlığı, öyle reklamlar üretti ki, hem sigara satışlarının çılgınca sürmesiyle yarattığı tezat hem de reklamların kurgusu insanı testere filminin içine götürüyor.  Konuyla ilgili ilk ses,  CHP Manisa milletvekili Özgür Özel'den geldi. Özel, televizyonlarda yayınlanan sigara düşmanı kısa filmlerin hastaların tedaviye olan güvenini sarstığını öne sürerek "Milyonlarca hastanın ve yakınlarının haklarını, moralini ve ruh halini hiçe sayan bu filmler yayından kaldırılmalı" dedi.

    Ülke olarak yapmamız gereken şeyleri liste haline getirsek , ilk sıraya yazıp yanına yıldız koyacağımız maddedir, sigara konusu. Ama bu konuya gerçekten yaratıcı çözümler getirmek gerekiyor. Yeşilçam'daki gibi kötüler iyice kötü, iyiler iyice iyi gibi bir yaklaşım, yukarda dediğim gibi tiryakiye anca bi sigara daha yaktırır. Bugün sigarayla mücadele alanında en çok sonuç vermiş olan yöntem, adamın birinin yazdığı bir kitap oldu. Allen Carr. Neden öyle oldu? Çünkü bu adamceğiz bize sigarayı bırakmamız gerektiğini yazmadı. Sigarayı neden içtiğimizi sorguladı, sorgulattı. Sigarayı bırakmazsak neler kaybedeceğimizi acımasız bir dille ele almadı, tam tersi neler kazanırsınız bakın ne güzel, dedi. Bir de en mühimi sigarayı benim gibi imajsal olarak içmeyi sevenlere sakince , bunu farkettirdi. Sabredip kitabın sonuna kadar okuyanların hemen hemen hepsi fayda gördü, ben bizzat şahidim. Ama Allen'ın bir şartı var, kesinlikle karar vermeden kitabı almayın diyor. Bir de kitabı okurken sigara içmenize izin veriyor. Allen Carr, insanların kendi sağlıklarının kendi kontrollerinde olduğunu onlara öğretiyor. Diğerleri gibi, olaya içine şeytan kaçmış kızın dramı süsü vermiyor.

 Bence beraber hareket etmeli bu konuda. Sigarayı bırakmış insanlar da sigara içtikleri günleri ucube gibi anlatmak yerine, sigarayı bıraktıktan sonra yaşadıkları olumlu değişimden, laf arasında öyle bahsetsinler. Sağlık Bakanlığı da gerçeklikten uzaklaşmadan, duygu sömürüsü yapmadan yardımcı olsun. En kestirmesi, satışlara izin verilmesin.. Atatürk'ün harf devriminde gösterdiği radikalliği göstersinler mesela. Maalesef önce yutkunup sonra kabul etmemiz lazım ki sigara toplumda kötü alışkanlık felan değil. Sadece alışkanlık. Ve bu daha kötü. Vakti gelen, efkar yapan, bira açan, seksi keşfeden, maaşını geç alan içiyor.
 
 Bunu yazan 75 kere denedi, başaramadı. Allen Carr'ı bile okumaya cesaret edemedi, babasına hediye etti.  Bu cumartesi, yani bayram tatiline başladığım gün, kendi bulduğum enterestink bir yöntemle bu meseleden kurtulacağıma canı gönülden inanıyorum. Ben bi başliyim, burdan da paylaşacağım.

 Kültablasız sabahlar dileğimle. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder